Site rengi

Tasarım

Katliamlara, açlığa ve yoksulluğa karşı Kartal’daydık!

03.01.2017
513
A+
A-

Ülkemizde son günlerde yaşanan katliamlara, işsizlik ve pahalılığa karşı sesimizi duyurmak için bugün halkımızla birlikte İstanbul Kartal’da eylem gerçekleştirdik. Eylemimiz polisin her türlü engellemelerine rağmen Kartal Meydan’ına kadar yapılan yürüyüş ve basın açıklaması ile gerçekleşti.

Parababalarının katliam, açlık ve yoksulluk düzenini yıkacağımızı bir kez daha haykırmak için HKP’liler olarak sokaklardaydık. Neyzen Tevfik Meydanı’ndan başlayan yürüyüşümüz Kartal Meydanı’nda yapılan basın açıklaması ile devam etti.

Partimiz adına basın açıklamamızı Kartal İlçe Yöneticimiz Safiye Arslan Yoldaş’ımız gerçekleştirdi. Basın açıklamasında, ülkemizde yaşanan katliamlarının, işsizlik ve pahalılık cehenneminin sorumlusunun ABD-AB Emperyalistleri ve onların işbirlikçileri olduğu dile getirildi. Bu katliamlarının amacının ise ülkemizi Yeni Sevr bataklığı olan BOP’a sürüklemek olduğu söylendi.

Eylemimizde, Beşiktaş ve Kayseri’de patlayan BOP bombalarına, bundan 38 yıl önce gerçekleşen Maraş Katliamı’na, 19 Aralık Cezaevleri Katliamlarına ve Aladağ Katliamı’na dikkat çekildi.

Eylemimiz boyunca Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!”, “Kahrolsun MİT-CIA-Kontrgerilla”, “Katil ABD Ortadoğu’dan Defol”,“Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”, Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz”,İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”,“İşsizliğe Pahalılığa Zama Zulme Son” sloganları atıldı. Eylemimize halkımızın ilgisi oldukça yoğundu.

Bu düzeninin böyle gitmeyeceğini ve bu acıların sorumlusu olan Emperyalistlerden ve onların işbirlikçilerinden hesap soracağımızı bir kez daha haykırdık. Biz Halkın Kurtuluş Partililer olarak işsizlik pahalılık cehennemine ve katliamlara son vereceğiz.

 

İstanbul’dan

Kurtuluş Partililer

 

Parababaları düzeni: katliam, açlık ve yoksulluk demektir!

Parababalarının yönettiği ülkemizde 10 yıllardır katliamlar oluyor. Ülkemizde 2016 yılı içerisinde 27 tane bomba patladı. Bu saldırılar sonucunda 300’ün üzerinde insanımız hayatını kaybetti ve 1500’e yakın insanımız yaralandı. Katliamların sorumlusu namussuz Parababaları düzenidir. Ülkemizde geçtiğimiz günlerde yaşanan Beşiktaş ve Kayseri Katliamlarında 50’nin üzerinde insanımız yaşamını yitirdi. Bu katliamları yapan piyonlar değişmektedir ve bu acıların sebebi emperyalistlerin ülkemiz ve Ortadoğu üzerindeki hainane planlarıdır.

ABD ve AB Emperyalistleri bu planlarını, Meclisteki Amerikancı 4 Partiyi, PKK’yi, IŞİD’i, PYD’yi, YPG’yi, TAK’ı kullanarak gerçekleştiriyor. Emperyalistler bu piyonları kullanarak amaçları BOP’u hayata geçirmek istiyorlar. Yani Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi, ülkemizin Yeni Sevr bataklığa sürüklenmesi ve üç parçaya bölünmesini amaçlıyorlar.

Bu düzende insanlar sadece bombalardan, saldırılardan dolayı hayatını kaybetmiyor. Açlık ve sefalet de insanları ölüme mahkûm ediyor. Evlerine bir tane ekmek götürmek için, canları pahasına ve güvencesiz bir şekilde köle gibi çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu katliamların, acıların isimleri maalesef saymakla bitmiyor.

Bundan 38 yıl önce, 24 Aralık 1978’de, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından biri yaşandı. Ortaçağcı gericiler, Kontrgerilla’nın suç örgütü MHP ve CIA tarafından planlı bir şekilde yapılan Maraş Katliamı!

Hunharca yapılan bu katliamda; genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden yediden yetmişe 150’ye yakın insanımız canice katledildi. İşte onun içindir ki Maraş Katliamı bir insanlık suçudur ve insanlığa karşı işlenen suçlar ne affedilir, ne de unutulur. İnsanlıktan nasibini almamış bu güruh tarafından emir komuta zinciri içerisinde gerçekleştirildi Maraş Katliamı. 38 yıl önce Maraş’ta yaşanan katliamı gerçekleştirenlerle, AKP’giller arasındaki tek fark, aradan geçen 38 yıldır.

Parababaları düzeninin gerçekleştirdiği katliamlarından bir tanesi de; 19 Aralık 2000’de, 20 cezaevinde aynı anda gerçekleştirilen ve adına “Hayata Dönüş Operasyonu” denilen Cezaevleri Katliamı’dır.

Parababaları düzeni devrimcileri F-tipi hücrelere hapsederek birer meczuba çevirmek istedi. Bedenlerinden başka silahları ve mücadele araçları olmayan devrimciler, F-tipi hücre sistemine karşı çıkmak ve bu uygulamayı sonlandırmak için Ölüm Orucu-Süresiz Açlık Grevine başladılar. Ama Parababaları düzeni kanlı ellerini uzattı cezaevlerine. Ölüm Orucunun sonucunda bedenlerinde takat kalmamış devrimci tutsaklara, insanlıktan nasibini almamış caniler üç gün boyunca bombalarla, silahlarla saldırdılar. Yaktılar, yıktılar, öldürdüler 28 devrimci tutsağı.

Katliamlar saymakla bitmiyor dedik. Geçtiğimiz günlerde Adana Aladağ’da tarikat yurdu olan kız öğrenci yurdunda gerçekleşen yangında 13 çocuk hayatını kaybetmişti.

Bu durum Parababaları ve onların yardakçılarına göre bir katliam değil bir kaderdi. Parababalarının siyasi temsilcilerinden biri olan AKP’giller iktidarında tarikat, cemaat kıskacında yolsuzluk ve katliamlar kader olarak görülmektedir. Ve bu katliamlar her geçen gün artmaktadır. AKP’giller zihniyeti ülkemizde 60 yıldan fazla süredir Ortaçağcı-Gerici politikalarını sürdürmektedirler. Bu Ortaçağcıların amaçları; Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın kazanımı olan Cumhuriyet’i ve onun olmazsa olmaz Laiklik ilkesini yıkmaktır. Laikliği yok etmek için ellerinden gelen her türlü hainliği yapıyorlar. Çünkü Laiklikle yani Cumhuriyet’le alıp veremedikleri bir olay var. Bu olay; Cumhuriyet’in, bunların emperyalist uşağı, Yezid-Muaviye İslamcısı dedelerini alaşağı etmesidir. İşte bundan dolayı hep saldırıyorlar Cumhuriyet’e ve onun en önemli kazanımı laikliğe. İşte bu yüzden tarikatlar ve cemaatlerle sürekli işbirliği yapıyorlar. Çocuklarımızı katlediyorlar.

Halkları katleden bu kahrolası Parababaları düzeni, insanları açlığa, yoksulluğa ve kölelik düzenine mahkûm ediyor. Fabrikalarda, işyerlerinde insanları köleden farksız bir şekilde çalıştırarak küplerini dolduruyorlar. Tabiî bunlar paraya taptıkları için asla doymuyorlar. Sürekli daha fazla küp doldurmak istiyorlar. Bunu yaparken işçinin alınterini sömürüyorlar, hakkını gasp ediyorlar. Hırsızlık yapıyorlar.

İnsanları pahalılık cehennemi içine sürüklüyorlar. Parababaları, adına Asgari Ücret denilen aslında Sefalet Ücreti olan işçi maaşlarını kendilerine uygun bir şekilde belirliyorlar. Açlık sınırının bile altında olan bir Asgari Ücret belirleyerek insanlara açlıktan ölün diyorlar. Nasıl olsa biz her isteğimize sizin üzerinizden kazandığımız milyonlarla ulaşabiliyoruz diyorlar. İnsanlara insan gibi davranmıyorlar. Çünkü kendilerinde insanlığın zerresi bulunmuyor.

Bir işçinin, aldığı Asgari Ücret ile evini bir ay geçindirmesi bir yana, aldığı o para 1 gün içerisinde tükeniyor. Ve ay boyunca borç içinde yaşamaya mahkûm kalıyor işçi. TÜRK-İŞ Araştırmasının 2016Kasım ayı sonucuna göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.416,83 TL’dir. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 4.615,10 TL olmuştur. Bu araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin insanca yaşaması için şu anda aldığı asgari ücretin yaklaşık 4 katı bir ücret alması gerekiyor. Ama bu namussuz düzende insanlar köle yerine konulduğu için bu mümkün olmuyor. Parababaları kendi ceplerini doldurmaya gelince hiçbir durumdan sakınmıyorlar. İşçilerin iş güvenliği için harcanması gereken paraları bile kendi kasalarına atıyorlar. İnsanları bile bile ölüme sürüklüyorlar.

Parababaları düzeninin temsilcisi olan burjuva siyasetçileri kendi maaşlarına durmadan zamlar yapıyorlar. Bu gibi kararları anında alıp yürürlüğe sokuyorlar. Ve bunu yaparken öyle ufak tefek zamlar yapmıyorlar. Yaptıkları zamlar bir işçinin aldığı asgari ücretin en az 5 katı oluyor. Bu namussuzlar bir de utanmadan ekranlara çıkıp insanlara layık gördükleri sefalet ücreti ile yetinmelerini söylüyorlar. Yani halkımızla dalga geçiyorlar.

Ülkenin ekonomik olarak büyüdüğünü söyleyip duruyorlar. Ama bu büyüme nedense hiçbir zaman bizlere yansımıyor. Halkın cebine giren para artmadığı gibi her geçen gün bu paranın pazardaki alım gücüde düşüyor. İşte son süreçte Türk Lirası’nın dolar karşısındaki çöküntüsü her gün gözler önüne serilmekte. Parababaları düzeninin Meclisteki temsilcisi durumundaki 4 Amerikancı partiden biri olan AKP’giller Türk Lirası’nın değerini arttırmak için insanlara dolarlarınızı bozdurun diyorlar. Ama insanların ekmek alacak paraları bile yokken bunlar hangi dolarlardan bahsediyorlar. İnsanları aptal yerine koymaya kalkıyorlar.

Ama bu düzen böyle sürüp gitmez. Bu pahalılık cehennemine ve katliamlara son verecek olan yine bizleriz. Bu namussuz Parababaları düzeninden ve onların temsilcilerinden medet ummak ölü gözünden yaş beklemeye benzer. İnsanın insanca yaşayacağı bir düzen ancak ve ancak halkın iktidarı ile var olacaktır. Halkın İktidarı ise Halkın Kurtuluş Partisi’yle gerçekleşecektir.

İşte bu yüzden halkımızı bu karanlık günlerden kurtulmak için Halkın Kurtuluş Partisi saflarında mücadeleye çağırıyoruz.

 

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!

Kahrolsun AB-D Emperyalizmi!

Yaşasın Sosyalizm!

Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!

Halkın Kurtuluş Partisi

İstanbul İl Örgütü